Çoğu zaman ruhsal olarak belirttiğimiz,
günlük hayatın öğeleri olarak gördüğümüz bazı durumlar aslında tam da bu
hastalığın özelliklerine işaret edebiliyor. Her yaş grubunda, hatta çocuklarda bile
görülebilen bu hastalık insanları çok çeşitli şekillerde etkiliyor.
Depresyon nedir?
En az 2 hafta süren duygu durum
çökmeleri depresyon olarak adlandırılır. Duygusal bakımdan çöken hasta
karamsarlaşmaya ve zihinsel olarak kötü düşüncelerle meşgul olmaya başlar. Vücudunda ağırlık ve yavaşlama gözükmekle birlikte, davranışları da içe kapanma yönünde değişir. Gün içindeki gelip geçici moral bozulmalarına depresyon denemez.
karamsarlaşmaya ve zihinsel olarak kötü düşüncelerle meşgul olmaya başlar. Vücudunda ağırlık ve yavaşlama gözükmekle birlikte, davranışları da içe kapanma yönünde değişir. Gün içindeki gelip geçici moral bozulmalarına depresyon denemez.
Beyin kimyasını bozan
depresyonun başlıca nedenleri
Gündelik hayatta ruhsal
zannedilen hastalık, esasen beyindeki
kimyasal dengenin bozulması nedeniyle ortaya çıkar . Beyinde bulunan seratonin
ve noradrenalin adını verilen kimyasal maddelerin miktarları azalır. Bu azalış,
depresif bulguların ortaya çıkmasına neden olur. Zaman zaman kendiliğinden olan
bu azalma, bazende bazı zorlayıcı yaşam olaylarından sonra gözükebilir.
Geçmişte yaşanan travma, kayıp, üzüntü ve zorlanmalar, hala devam eden problemler, yeni ortaya çıkmış zorlayıcı yaşam olayları depresyona neden
olabilir. Ailesinde bu hastalığı olan kişi depresyon açısından risk altındadır,
yani genetik bu hastalığın önemli nedenlerindendir.
Hormonal bozukluk arasında özellikle tiroid bezinin yavaş çalışması önemli bir depresyon nedenidir.
Tiroid hastalığı iyileşen vakalarda depresyon da düzelebilir.
Yas yaşayan bazı kişiler yas
sürecinin beklenenden daha uzun sürmesi sonucunda depresyon görülebilir. Sosyal
fobide depresyon görülme sıklığı %40’tır.
Depresyonun belirtileri
Kişide ilgi ve istek kaybı,
zevk alamama,
kilo kaybı ya da artışı,
uykusuzluk ya da uyku artışı,
hareketlerde yavaşlama, halsizlik,
bitkinlik, enerji kaybı,
huzursuzluk, değersizlik ve
suçluluk duyguları,
odaklanma zorluğu, kararsızlık,
kendine zarar verme düşüncelerinden
en az 3’ü varsa kişi depresyonda olabilir. Ancak hastalık olarak adlandırılabilmesi için, bu belirtilerin iki haftadan daha fazla sürmesi gerekir.
Depresyon kimlerde görülür?
Depresyon kadınların %20’sinde,
erkeklerin %10’unda, ergenlerin ise %5’inde görülür. Özellikle son zamanlarda
yaygın bir hastalık olarak göze çarpan depresyon hastalığı ile ilgili yapılan
araştırmalar, insanların yaklaşık %15’inin hayatlarının bir döneminde depresyon
geçirdiğini ortaya çıkarmaktadır.
Kadınların depresyon sıklığı
erkeklerden iki kat daha fazladır. Genelde görülme yaşı 20 ile 50 aralığında olsa
da, yaşlılarda bu hastalığın sıklığı fazlalaşmaktadır. Boşanmış,kişiler, ekonomik düzeyin düşük olması, işsizlik, ve çevresel desteğin az
oluşu, uzun süren zorlayıcı yaşam koşulları da depresyon riskini yükseltir.
Depresyon tedavisi
Seratonin ve noradrenalin isimli
kimyasal maddelerin miktarlarını düzenleyen antidepresanlar, bu hastalığın
tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır.Bunun dışında psikoterapi depresyon
tedavisinde önemli yer tutar. Kişinin keyif aldığı ve işlevselliğinin arttığı
uğraşılar da tedaviye katkıda bulunur.
Depresyon olma riski
azaltılabilir
Kişinin kendini işlevsel
hissettiği bir yaşam tarzı benimsemesi gerekir. Yaşamlarında zorluklar olan
kişilerin zorluklarla baş etmek için yakınlarından destek alması, bu konuda
yeterli destek bulamıyorsa uzman yardımı alması faydalı olur. Kişinin iş yaşamı
kadar dinlendiği, tatil süreçlerine de dikkat götermesi, kendine zaman ayırması depresyon
riskini azaltır.
Kişinin yaşamı yorumlayış biçimi
de depresyona neden olabilir. Bu nedenle terapilerin başta kişinin düşünce
dünyasını ele almada ve gereken değişme yapılmasında önemli rolleri vardır.
Ancak bu belirtilenler sadece
hastanın depresyona girmemesi için yapılan önlemlerdir. Depresyona giren beyin
kimyası bozulan hastanın tedavisi de ilaçlarla olur. Yani örnek verecek
olursak: Spor yaparken sakatlanmamak için bazı önlemler alabiliriz ancak bir
yerimiz kıracak olursak bunun tedavisi kırılan bölgenin alçıya alınmasıdır. O
yüzden hasta yakının sadece moral verici (düşünme geçer, kalk biraz dolaş vb)
cümleler söylemesi hastayı tek başına tedavi etmez.
Depresyon tedavisinde
hasta yakınlarının görevleri
Hasta yakınları tedavide ya da
hastalığın nüksetmemesinde önemli rol oynayabilir. Hasta yakınları,
belirtilerin gözükmeye başladığı ilk dönemde hastalığın ilerleyici
olabileceği konusuna dikkat etmeliler. Hastanın psikiyatrik bir hastalığı
kendine yakıştırmayıp, inkarcı tutum içine girmesi sık rastlanan bir sorundur
ve bu düşünce hastanın başına gelecekleri engellemez. Alternatif tedavi yolları
(bitkisel, muska, hacı hoca vb.) aramak yerine ilk aşamada psikiyatri
uzmanından destek alınmalıdır. Tüm organların kimyasının bozulup hastalanabileceği
gibi, beynin de bir organ olduğu hatırlanıp, hastalanabileceği unutulmamalıdır.
Şeker hastalısı olan ve bu yüzden çok yemek yiyen birine insülin takviyesi uygulamak yerine az yemesi konusunda
muhabbet edilmesi ne kadar mantıklıysa, depresyonun iman zayıflığından ötürü
ortaya çıktığı fikride de o kadar mantıklıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder